EPIDEMIDEN PANDEMIYE SEYAHAT
- Anıl Barlak

- 6 Tem 2020
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 6 Tem 2020
NEDİR BU COVİD-19
Verilere göre Çin'in Wuhan kentindeki bir hayvan pazarında ortaya çıktığına inanılan bu virüs , taca benzer dikenli protein yapısı itibariyle İspanyolca'da taç anlamına gelen Corona adını alarak Corona familyası olarak adlandırılan geniş bir ailenin mensubudur. virüslerin enfekte aşamaları temelde aynı yolu izler. Bir hücreyi istila eden virüs o hücrenin bileşenlerini kullanarak kendisini kopyalar ve daha sonra diğer hücrelere bulaşarak diğer hücreleri istila eder. Covid-19 , aynı familyadan SARS-CoV ve MERS-CoV gibi zoonotik ( Hayvandan insana bulaşan) bir virüs olduğu düşünülüyor . Hastalık ilk başlarda yüksek ateş , kuru öksürük belirtileri gösterip, vücut direnci ve kronik hastalıklara bağlı olarak pnömoniye (zatürre) dönüşebilmektedir . İlk başlarda az sayıda vakaların bildirilmesiyle bir epidemi (bir bölgede, bir toplumda veya bir grup insanda bir hastalığın yaygınlaşması ) olan bu virüs kolay bulaşma kabiliyeti sayesinde dünya geneline yayılarak bir pandemi (Bir ülkenin tamamını veya dünyanın tamamını etkisi altına alan hastalıklar) haline gelmiştir .
TÜRKİYE'DE İLK VAKA VE VİRÜSÜN SEYRİ
Tarihler 11 Mart 2020 yi gösterdiği sırada Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklaması ile test yapılan bir vatandaşımızın test sonucu pozitif çıktı , bu sonuç Türkiye'yi yeni bir yola sürükledi.
Çin'de resmi vakaların açıklandığı günden itibaren büyük önlemler alan ülkemiz, 10 Ocak 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulunu kurdu. Fakat olay burada bitmedi , 3 Şubat'tan itibaren Çin ile 23 Şubat'tan itibaren İran ile 29 Şubat'tan itibaren de Irak, İtalya ve Güney Kore ile yapılan uçuşlar yasaklandı. Ne yazık ki bu önlemler virüsün önüne geçmeyi başaramadı sadece hızını yavaşlatıp ülkemize daha geç girmesini sağladı . Gün geçtikçe artan vakalar Türkiye de yeni kararlar alınmasına yol açtı . İlk alınan kararlarda eğlence mekanlarının kapatılması varken daha sonralarında göç ihtimaline karşın, yüksek vaka bulunan şehirlere giriş çıkış kısıtlaması yürürlüğe girdi . Bazı köyler karantina altına alındı . 11 Nisan günü , 5.138 vaka ile günlük tanı konan hasta sayısı zirveye ulaştı .11 Nisan'dan itibaren günlük vakalarda azalma meydana gelirken Aktif vaka sayısı , 23 Nisan'da zirve noktasına ulaşarak 80.808 olarak kayda geçti.
Türkiye 205,758 toplam vaka sayısı ile dünya sıralamsında 14. sırada, ilk 3 sırada ise vakaların bi'anda patlak verdiği sırasıyla Amerika , Brezilya ve Hindistan var. Virüsün yayıldığı , şehirlerin karantina altına alındığı sağlık çalışanlarının psikolojik sıkıntılar geçirdiği ülke olan Çin , bu sıralamada 83,553 toplam vaka ile 22. sırada ( İnanması biraz zor ama ) . Ölüm oranlarına bakacak olursak Türkiye'nin anlık olarak ölüm oranı %2.5 . Ölüm oranı korkutucu seviyelerde olan Fransa'da bu sayı %18.4 . Dünya zor zamanlardan geçiyor . Kontrolsüz şehirleşme , iklim değişikliği , hayvanların doğal ortamının bozulup insanlarla iç içe yaşaması zoonotik virüslerin insanlara enfekte olmasına aracılık sağlıyor . Bu virüs bir uyarı , insanoğlu doğayı katletmeye devam ettiği sürece üzerimizden kara bulutlar eksik olmayacak .
VAR MI BUNUN AŞISI ?
Aşılamanın amacı, enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu korumak için bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Bağışıklık sistemimizdeki hücreler (Immun Cells) hastalık yapan virüsü bulur ve bir işaret belirler . Bu işaret Antijen adlı ayırt edici bir özelliktir. Sonra bu antijene sahip her şeyi yok etmek için harekete geçerler. Bağışıklık sistemimiz Antikor denilen küçük moleküller üretir. Antikorlarımız, antijene yapışarak onları etkisiz hale getirir. Aşının, temel çalışma prensibi böyle tabii daha komplike aşamaları da mevcut. Sorumuza dönelim Covid-19’un aşısı mevcut mu ?
Teknik olarak aşı mevcut fakat aşıyı buldum demekle iş bitmiyor. Hatta şuan korona aşısı olmuş insanlarda mevcut fakat bu insanlar gönüllü denek statüsünde. Bu insanlardan arasında ilk deneysel Covid-19 aşısını yaptıran kişi Jennifer Haller. Tarih 16 Mart 2020. Şu an dünya ülkeleri kıyasıya yarış içinde . Dünya genelinde 100 den fazla aşı çalışması yapılıyor . Amerika’da 44 , Çin’de 17 aşı çalışması yapan topluluk var . 3 çeşit aşı vardır ben bunları birincil , ikincil , ve üçüncül aşı olarak adlandıracağım . Birincil aşı, vücuda zayıflatılmış virüsün enjekte edilmesidir. İkincil aşı, vücuda sadece antijen verilmesidir. Üçüncül aşı, vücuda sadece virüsün bilgisi veriliyor. Vücudumuzun antijen üretmesini sağlayan genetik kodlar. Bu yöntemle yapılan hiçbir aşıya insan üstünde kullanımına izin verilmedi. Aşıyı bulduktan sonra en uzun ve en zor olan kısım klinik deney aşamasıdır. Bu deneylerin 3 tane fazı vardır. Faz 1’de aşı, küçük bir gruba uygulanır ve birkaç ay aşının tehlikeli bir yan etkisinin olup olmadığına bakılır. Eğer Faz 1 olumlu sonuç verdiyse Faz 2 aşamasına geçilir. Bu aşamada aşı birkaç yüz kişiye verilir ve tekrardan yan etkilerini görmek için aylarca beklenilir. Faz 3 kısmında ise aşı binlerce kişiye verilir bunun içinde aylarca ve yıllarca beklenilir. Normalde bu süreç yaklaşık olarak 4 yıl sürer . Peki birçok aşı şirketi 2020 sonbaharında aşının hazır olacağını nasıl söyleyebiliyor? Bunun cevabı ise şöyle faz denemeleri birbirini ardını takip etmesi gerekirken şuan çoğu şirket 3 fazı da aynı anda yapıyorlar. Yani 3 fazı da eş zamanlı uyguluyorlar buda yaklaşık 4 senelik süreyi 18 ay gibi kısa bir süreye düşürüyor. Oxford Üniversitesi’nde koronavirüse karşı geliştirilen aday aşının üretimi AstraZeneca ilaç firması sponsorluğunda başladı. Bu demek oluyor ki henüz hazır olmayan aşının siparişleri alındı ve üretimi başladı . Bu hem insan sağlığı açısından hem de şirket ekonomisi açısından büyük risk taşıyor. Hedeflerini, aşının olumlu sonuçlar vermesi halinde 2 milyar doz aşının hazır olması olarak açıkladılar. Aşının beklenilen sonuçları vermemesi halinde tüm üretimleri ve yatırımları çöp olacaktır. Şirket, 1 Milyar dozun orta gelirli ülkelere sağlanacağı sözünü verdi. Orta gelirli ülkelerin yanı sıra 300 milyon doz ABD’ye , 100 milyon doz aşıyı ise İngiltere’ye temin edeceklerini söylediler. Bu yazdıklarım gerçekleşir mi gerçekleşir ise ülkemize aşının temini ne zaman olur bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ise o da bu olayların kısa sürede olmayacağı.
TÜRKİYE’DE AŞI ÇALIŞMALARI
Teknoloji Bakanı’nın verdiği en son bilgiye göre, Türkiye’de şuan TUBİTAK koordinasyonunda 17 proje yürütülüyor. Bu projelerde üniversiteler, özel sektör, kamu Ar-Ge merkezleri olmak olmak üzere toplamda 46 kuruluş çalışmalar dahilinde. Bu 17 projeden sadece 8’i aşı çalışması. Rekombinant aşıda üç üniversitemiz hayvan deneyleri aşamasında. Türkiye, hem vaka ayrıntısı hem de aşı çalışmalarında bilgiyi sınırlı verdiği için halk olarak bilgide fakir kalıyoruz. Bilginin kısıtlanmadığı daha güzel günlerde görüşünceye dek sağlıkla kalın.
BU YAZIDA KULLANILAN BİLGİLER 6 TEMMUZ 2020 GÜNÜNE KADAR YAPILAN ARAŞTIRMALAR SONUCU ELDE EDİLEN VERİLERDİR.
KAYNAKÇA :













Yorumlar